Günümüzde Çocuk Edebiyatı ve Gerçeklik

Yrd. Doç. Dr M. Kemal Sevgisunar, Hakemli Makale, 2017

Teknolojinin hızla geliştiği, bilimin tarih boyunca ulaştığı bütün gelişmelerden daha  fazla  ve  daha  hızlı  yol  kat  ettiği,  dünyanın  en  uzak  bir  köşesinde gerçekleşen  herhangi  bir  olayın  haberinin  dakikalar  içerisinde  dünyanın neredeyse  diğer  bütün  köşelerine  ulaşabildiği  bir  çağdayız.  “Bilgi  Çağı” olarak adlandırılan, böyle bir çağda tam tersi olması beklenirken; çocukların ve gençlerin bütün ilgilerini, ilk elde okuma eylemine yönlendirebilmek ve bu yaklaşımda ısrar etmelerini sağlamak oldukça zor.Çocuklar ve gençler ilgilerini bilgilenmek ve gelişmek adına ağırlıkla “okuma” olgusundan, çok daha başka uğraşlara yöneltiyorlar. Söz konusu uğraşları; bilgisayar oyunları, internet üzerinden sosyal medya okumaları gibi başlıklar altında anılabilir. Sosyalleşme atak ve girişimleri, amacından uzaklaşan, başı sonu belirsiz bir iletişim ve sanal dünyaları anlatan oyunla öğretme eylemiyle hiç ilgisi olmayan,bir çeşit bağımlı eyleme dönüşüyor. Özellikle temel iletişim kanalı olarak telefon mesajı ve hiç de kısa olmayan telefon  görüşmelerinin  öne  çıktığı  bu  süreçte,  söz  konusu  mesajlar oluşturulurken,  kullanılan  sözcükler  ve  bu  sözcüklerin  içerdiği  harflerin sayısı giderek azalıyor. Mesaj oluşturulurken kullanılan dil, kripto nitelikli bir özellik kazanıyor. Farklı  ülkelerde  gündelik  hayat  içerisinde  çoğunlukla  birkaç  yüz  sözcükle iletişim  kurmakla  yetinen  çocuk  ve  gençlerin  sayıları  milyonlarla  ifade edilebilecek büyüklükte kitlelere ulaşmış durumda. Çocuklar, edebi nitelikli kitaplar, monografiler, ansiklopedi ve sözlük gibi, içeriğindeki  bilgi  açısından  denetlenebilir  özellikli  yazılı  bilgi  kaynakları yerine,  bilinen  en  temel  kaynak  olarak,  internet  üzerinden  çok  kullanılan arama motorlarına veya açık bir ansiklopedi olarak oluşturulan wikipedia’ya ulaşıyordu.  Anılan  portal  kapatıldığı  için  şimdi  ona  da  erişemiyorlar. Çoğunlukla da elde ettikleri bu bilgi ve verilerle yetiniyorlar. Bilgilenme ve öğrenme sürecinde video ağırlıklı kişisel öğrenme tercihleri hızla yaygınlaşıyor. Bu kötü bir şey değil. Ancak, eğitim süreci açısından uzun erimli ve nitelikli bir sonuca ulaşmada tek başına bu yöntem yeterli değil.Söz konusu ‘video ağırlıklı kişisel öğrenme yöntemi’ni kullananlar açısından aranılan konu her ne ise, elde edilen bilgi ile ilgili olarak; o bilginin doğru olup, olmadığı bir şekilde denetlenemezken, denetlenemeyen bu bilgiler üzerinden de çocukların zihinlerinde genel yargılar ve algılar oluşuyor.

Yrd. Doç. Dr M. Kemal Sevgisunar tarafından yapılan bu çalışmanın devamına buradan ulaşabilirsiniz.

Okumak neden ekrana...
Ekrandan Okumanın Okuma...